
Bir çocuğun sessizce bir sayfaya bakarken hayal kurduğunu görmek, dünyadaki en büyülü anlardan biridir. Kelimelerin yeni yeni tanındığı, karakterlerin kafada ilk kez şekillendiği o anlar, hem yazarlar hem de okurlar için en masum başlangıç noktasıdır. Sahhaf Kafe, sadece yetişkinlere değil, çocuklara da bu büyülü anları yaşatmak için tasarlanmış özel zamanlara sahiptir. Bu zamanların adı: “Kitap Saati.”
Her hafta belirli bir gün, öğleden sonra saat dört civarında başlar bu etkinlik. Kafenin arka tarafındaki küçük bölüm, rengârenk minderlerle döşenir. Raflardan çocuk kitapları özenle seçilir, masaların üzerine serilir. Kafenin kalabalık kısmından biraz daha uzak, ama kitapların tam ortasında bir dünya kurulur: Çocukların dünyası.
Bu etkinliğin amacı sadece çocuklara kitap okutturmak değildir. Asıl amaç, kitabın sessizliğini hissettirmek, hayal gücünü harekete geçirmek ve çocukları “okumaya” değil, “duymaya” davet etmektir. Çünkü Sahhaf Kafe’de kitap okumak, sadece kelimeleri takip etmek değildir. O kelimelerin arkasındaki duyguyu, hikâyenin altındaki sesi keşfetmektir.
Etkinlik başladığında, önce küçük bir okuma yapılır. Gönüllü bir ebeveyn ya da bazen bir yazar, sessizce bir hikâye okur. Ancak bu, sıradan bir masal anlatımı değildir. Kitaptaki karakterler seslendirilmez abartılı şekilde. Sessizlik korunur. Çocuklar kendi zihinlerinde o karakterleri inşa etsin ister Sahhaf Kafe. Çünkü her çocuğun hayalinde aynı tavşan farklı koşar, aynı cadı farklı kahkaha atar.
Sonra sıra çocuklara gelir. Her biri kendi kitaplarını seçer. Kimi tanıdığı bir masala yönelir, kimi kapağı ilgisini çeken bir kitaba. Sessizlik içinde kitaplar açılır. O kısacık zaman dilimi boyunca, Sahhaf Kafe sanki bambaşka bir yere dönüşür. Fısıltılar azalır, fincan sesleri bile kısılır. Çünkü o an, kelimelerin çocuklarla buluştuğu andır.
Bazen çocuklar kendi hikâyelerini yazmaya da başlar burada. Küçük kâğıtlar, renkli kalemler çıkar. “Ben de bir hikâye yazacağım” der biri. Başka bir çocuk resim çizer okuduğu hikâyeye. Sonra o hikâyeler kafenin küçük bir panosunda sergilenir. Adı: “Küçük Yazarlar Rafı.” Okuyup beğenen biri küçük bir not bırakabilir, “Bu hikâyeyi çok sevdim” diye. Çocuk içinse bu, belki ilk okuru, ilk alkışıdır.
Kitap Saati’nin sonunda kafe çocuklara küçük bir armağan verir: Genelde sahhaf raflarından seçilmiş bir eski çocuk kitabı. Belki 90’lardan kalma bir Andersen masalı, belki bir Tübitak bilim kitabı… Her biri yeni sahibine bir yolculuğa çıkması için emanet edilir.
Sahhaf Kafe’nin çocuk kitaplığı yıllar içinde zenginleşmiştir. Çünkü burada kitaplar saklanmaz, paylaşılır. Veliler kendi çocukluk kitaplarını getirir, “Ben bunu okurken çok etkilenmiştim” der. O kitap bir başka çocuğun ellerinde yeniden canlanır.
Çünkü Sahhaf Kafe’nin inancı nettir: Kitap sevgisi çocukken başlar. Ama sessizlikte büyür.
O yüzden bu kitap saatleri sadece bir etkinlik değil, bir tohum ekmektir. Belki yıllar sonra o çocuklardan biri bu satırları yazacaktır. Belki kendi çocuğunu bu kütüphaneye getirecek. Belki de yalnızca bir kitabı hatırlayacak: Sessizlik içinde okuduğu, ilk kez kendi hikâyesini bulduğu o kitabı…