
Gecenin vakur sessizliği, şehrin üzerini örten bir battaniye gibi yavaş yavaş inerken, bazı yerler daha da güzelleşir. Gün boyu hafif bir uğultu taşıyan mekânlar, gecenin getirdiği o büyülü huzurla derinleşir. SahhafKafe, işte tam da böyle bir yerdir. Gündüzleri kitapların, kahvenin ve sohbetin eşlik ettiği o sıcak atmosfer; geceleri adeta bir başka âleme dönüşür.
Saat sekize doğru içerideki ışıklar kısılır. Tavan lambaları yerini sarı tonlarda yanan masa lambalarına, köşelere yerleştirilmiş küçük abajurlara ve kimi zaman eski şamdanlarda yanmaya başlayan mumlara bırakır. SahhafKafe’de geceler, yalnızca bir zaman dilimi değil; başlı başına bir ruh hâlidir. O saatten sonra kitaplar fısıltıyla okunur, kahveler daha yavaş yudumlanır, konuşmalar ise daha içten, daha derinleşmiş olur.
Mum ışığında kitap okumak, artık modern hayatta unutulmaya yüz tutmuş bir alışkanlık. Ama SahhafKafe’de bu alışkanlık yeniden hayat bulur. Sayfaların üzerinde titreyen alev gölgeleri, hem bir nostalji hem de bir sadelik duygusu yaratır. Etraf sessizdir; sadece sayfa çevirme sesleri, kahve fincanlarının hafifçe tabaklara değmesi duyulur. Bazen uzak köşeden kısık bir müzik sesi yayılır: belki Esin Afşar’ın bir şarkısı, belki eski bir caz parçası. Her notası duvara çarpar ve yankı yapmadan içe işler.
Bazı geceler bir masa kalabalıklaşır. Belki dört beş kişi, önlerinde kitaplar, not defterleri, mum ışığında yürütülen bir sohbet… Okudukları bir metin üzerine tartışırlar, bir şiiri çözümlemeye çalışırlar. Diğer masalarda ise sessizlik hâkimdir. SahhafKafe’nin en güzel taraflarından biri budur: burada hem sessizliği hem de sohbeti aynı çatı altında, rahatsız etmeden paylaşabilirsiniz.
SahhafKafe’nin gece menüsü bile farklıdır. Daha sıcak, daha dingin seçenekler yer alır. “Uyuyan Şehir Bitki Çayı”, “Gecenin Kalbi Kakuleli Kahve”, “Sakinlik Tatlısı: Tarçınlı İncirli Kek”… Her biri gecenin ruhuna uygun hazırlanır. Bu saatlerde gelenler çoğu zaman yalnızdır; ama yalnızlık burada soğuk değil, huzurludur. İnsan kendine daha yakındır SahhafKafe’nin gece hâlinde.
Mum ışığında kitap okurken bazen zaman algısı kaybolur. Saatler geçer ama fark etmezsiniz. Bir öyküye dalmışken bir bakarsınız, dışarıda sokak lambaları da sönmeye başlamış. SahhafKafe’de gece, bir kitabın içindeymişsiniz gibi akar. Gerçek ve kurgu birbirine karışır. Ve bazen, tam da o anlarda, içinizde bir cümle doğar. Bir şiir yazmak, bir mektup karalamak, ya da sadece o anı defterinize not etmek istersiniz.
Çünkü SahhafKafe’de gece sadece bir zaman dilimi değildir. O, aynı zamanda içsel bir yolculuktur. Mum ışığında kitap okurken, kitap kadar kendinizi de okursunuz. Satır aralarında kaybolmazsınız; tam aksine, kendinizi bulursunuz.
Ve gece sona erdiğinde, mumlar birer birer söner. Raflara yerleştirilen kitaplar, yavaşça kapatılan kapılar, kalan son fincan… Ama SahhafKafe’de geçen bir gece, sabaha kadar sürer insanın içinde.