
Kitap ve kahve… İkisi de başlı başına bir dünya, ama yan yana geldiklerinde bambaşka bir boyut açılır önümüzde. Bu iki kadim dostun birbirini bu denli tamamlaması tesadüf müdür, yoksa ruhun ihtiyaç duyduğu iki ayrı nefesin aynı anda alınması mı? SahhafKafe’de bu sorunun cevabını her gün yeniden alırsınız; bir fincan kahveyle açılan bir kitap, bir sayfayla derinleşen bir yudum…
SahhafKafe’nin rafları arasında dolaşırken eski bir kitabın sayfalarını karıştırmak, zamanla bağ kurmak gibidir. Her kitap bir geçmiş taşır, bir hatıra fısıldar. Ve tam da o anda, elinizde tuttuğunuz sıcak kahve fincanı yalnızca bir içecek değil, bir bağ kurma aracına dönüşür. Kitaplarla kurulan o sessiz diyaloğa eşlik eden kahve, hem zihni berraklaştırır hem de duyguya sıcaklık katar. Çünkü bazı kitaplar kendini ancak kahve eşliğinde anlatır.
Peki neden? Neden kitapla kahve arasında bu denli güçlü bir bağ vardır?
Öncelikle kahve, okumanın doğasına uygundur. Ne çok baskındır, ne çok sönük. Ağızda bıraktığı tat gibi, zihinde bıraktığı etki de dengelidir. Kitap okurken kahve içmek, sayfalar arasında bir mola değil, sayfanın kendisine eşlik eden bir ritüeldir. Özellikle SahhafKafe gibi sahhaf ruhlu bir mekânda, kahve içmek neredeyse bir törendir. Fincan seçilirken bile düşünülür: Bugün sade bir Türk kahvesi mi, yoksa yoğun aromalı bir Viyana usulü mü? Her kahve türü bir yazarla eşleşir adeta. Mesela koyu kavrulmuş bir espresso Sait Faik gibi bir anda çarpar; yumuşak içimli bir latte ise bir Sabahattin Kudret romanı gibi usulca akar sayfalarda.
SahhafKafe’nin baristası bile bazen kitabınıza bakar ve bir kahve önerir: “Bu Zweig, hafif bir tarçınlı filtre ister…” Çünkü burada kahve, sadece içilmez; okunur, dinlenir, hissedilir. Bazı sabahlar gelir bir misafir, elinde bir kitap. Okumaya başlar ama birkaç sayfa sonra durur, “Bir kahve alayım” der. Geri döndüğünde satırlar daha derinleşmiştir. Kahvenin kokusu, o satırlarla birleşmiş ve içsel bir atmosfer yaratmıştır. SahhafKafe’de bu, her gün yaşanan bir mucizedir.
Kimi zaman ise kahve bir vesiledir. İki yabancı aynı kitap üzerine konuşurken ellerinde kahve vardır. Kahve, kelimelerin gevşemesini sağlar. Kitap üzerine yapılan sohbetler, kahveyle ısınır. Dostluklar burada başlar. Kahveyle başlayan her sohbet, sonunda bir kitap önerisine ya da paylaşılan bir anıya dönüşür. SahhafKafe’de kahve, insanlar arasında da bir köprüdür.
Unutulmamalı ki kahve sabırsız değildir. Tıpkı kitap gibi. İkisi de yavaşlığı sever, derinliği önemser. Hemen sonuç istemezler. Her yudum bir düşünceye, her paragraf bir duygusal geçişe eşlik eder. SahhafKafe’nin raflarında gezinirken kahveyle yürümek, bir zaman yolculuğuna çıkmak gibidir.
Ve günün sonunda, elinizde bitmiş bir fincan, yanınızda açık bir kitap kalır. Fincanın kenarında kalan kahve lekesi belki o kitabın arasında bir iz bırakır. Tıpkı ruhunuzda bıraktığı gibi.
İşte bu yüzden kitapla kahve, ayrılmaz bir çift. Ve SahhafKafe, onların buluşma noktası. Çünkü burada kitaplar kahvesiz eksik kalır, kahve de kitapsız sessiz olur.